ERGENEKON DESTANI

Destan Hakkında

M.Ö. 13 yüzyılda Moğol tarihçi Reşidüddin tarafından yazıya geçirilmiş olan Ergenekon destanı; Türklerin aşılmaz dağlarla çevrili,madenleri işleyerek yaşadıkları avlanarak ve çift sürerek yaşadıkları Ergenekon ’dan adını alır.

Tarihsel olaylarla ölçüşen destan, Hun birliğinin dağıldıktan sonra Göktürkler’in Altay Dağları tarafına çekildiği ve demircilik yaparak yaşamaları ile paraleldir.

Destanın Özeti

Günlerden bir gün Göktürkler Tatarların baskınına uğradılar ve sağ kalanların tümü esir oldu. Bu baskında sadece İl Han’ın küçük oğlu Kayan ile yeğeni Nüküz karıları ile birlikte kaçtı ve kurtuldu. Eski yurtlarına kadar geldikten sonra kendilerine hayvanlar aldılar. Etraflarında hep düşmanlar olduğu için dağlara doğru kaçtılar ve buradaki sürü yollarından yürüyerek etrafı geçit vermez sarp kayalıklarla çevrili geniş bir düzlüğe denk geldiler.

Bu düzlükte her türlü meyveler,otlar ve akarsular vardı. Kışın hayvanlarının etini yazında yetişen meyveleri yiyerek geçindiler. Kendilerine hayvan derilerinden kıyafetler yaptılar. Bu yere çok verimli olduğu için “Maden Yeri” anlamına gelen “Ergene Kon” adını verdiler.

Baskından kaçarak kurtulan Kayan ve Nüküz’ün çocukları oldu. Onlarında çocukları ve her geçen zaman çoğaldılar. Bu verimli topraklarda 400 yıl yaşadılar. Gün geldi çattı buraya sığmaz oldular. Önde gelenler toplandı konuştular:”Atalarımızdan duyduk ki Ergene Kon dışında,eskiden bizim olan güzel yurtlar varmış. Düşmanlar oraları bizden almış. Artık çoğaldık,güçlendik ve buralara sığmaz olduk. Çıkalım gidelim yurdumuza yerleşelim. Bize karşı gelenle savaşır, dost olanla uzlaşırız.” Dediler.

Konuşmaların sonunda Ergene Kon’dan çıkmaya yurtlarına varmaya karar verdiler. Nasıl çıkılır diye düşünürken bir demirci dedi ki:”Buralarda yalın kata benzeyen bir demir madeni var. Madeni eritirsek bir yol açar buradan çıkarız.” Dedi.

Vardılar o kayaya baktılar,demirciyi haklı buldular. Halkı odun kömür toplamaya yolladılar ve 70 tulumdan körük yaptılar. Toplanan odunla ve kömürle kayaların altına,üstüne ve yanlarına birer kat dizdiler. Yakılan ateşi körüklediler ve kayayı erittiler. Yüklü bir devenin geçeceği kadar bir yol elde ettiler. O kutsal yılın, kutsal ayının kutsal gününün, kutsal saatinde Göktürkler, Ergenekon’dan çıktılar. O günü, o ayı ve o saati iyi bellediler. Ondan sonra ki her yıl o günde bayram ettiler. Başta Hakan olmak üzere tüm kumandanlar ile örsün üstünde kızgın demir dövdüler.

Ergenekon’u delip geçmek için fikir veren demirci Başbuğun adı “Börte Çine” yani “Bozkurt” idi. O günden sonrada Türklerin yol göstericisi Bozkurt liderine ise Bağbuğ dendi.